Nerede sevgi varsa, orada elbet hayat olması mümkündür. Ancak bugün özellikle dünyanın her bir köşesinde ekonomik buhran çanları deliler gibi çalarken artık sevgi sadece eski filmlerin veya kitapların hep yazılmak istenen finali gibi ütopik bir dünyanın veya nesli tükenmekte olan bir duygunun verebileceği hisleri ancak verebiliyor.
Karamsar olmak hakkımız!
Seviyoruz, elbette! Ama artık sadece parayı ve sahip olduklarımızı…
Seviyoruz belki… Ama özellikle başkalarında gördüklerimizi…
Seviyoruz tabi, ama sadece ait olanları…
Tabi ki bu muhteşem sevginin sonucu; kanlı bir ekonomik buhran…
Koskoca bir göç dalgası… Yıkılan ve yeniden kurulması gereken milyonlarca hayat…
Acı olansa…
Kimsenin umurunda olmayan o “önemsiz” hayatlar… Yollarda günahsız çocuklar, güçsüz bırakılan analar ve babalar…
Öyle mi Gandhi Baba? “Where there is love, there is life.” Öyle mi?
Ne yazık ki durum sizin yaşadığınız dönemlerdeki gibi ilham verici değil!
Bugün Amerika’da ve Avrupa’da refah içinde yaşayan aileleri gören bir Orta Doğu’lu veya Orta Asya’lı çocuk için bu durum hiç de kolay değil!
Bana sorarsanız;
Bir çokları için önemsiz görülmesi muhtemel bir soru ile başlayacak bir devrimin arifesinde dünya…
O Orta Doğu’lu ve Orta Asya’lı çocukların, veya bir çoklarının soracağı o naif soru ile…
“Neden?”
Tamam sen yorulma…
Ben söyleyeyim çocuk…
Çünkü; eskilerin idealist dünyası artık eski bir hatıra…
Madde bağımlısı bir dünyanın hükmündeyiz artık…
Şeylerin yönettiği bir dünyadayız.
İşte…
O yüzden İran’da Molla’lar kaybediyor.
O yüzden Putin seferberlik ilan ederken savaşmak istemeyen Rus’lar ülkeden kaçıyor…
O yüzden Çin, Abd, İngiltere, Almanya; ekonomik krizin eşiğinde…
Ve çocuk sen “Neden?” diye sordukça; dünyayı kendine mal edenler kaybetmeye mahkum olacaklar!
İşte sorduğun o tek soru dünyayı değiştirecek çocuk….
“Neden?”
Çünkü artık sorguluyorsun çocuk!