Ekonomi bilimini zor hale getiren en önemli nedenlerden biri insan davranışlarıdır. Bu sebeple “Ceteris Paribus” terimine çokça başvurulur. “Diğer tüm durumlar sabitken.” anlamına gelen bir terimdir. (Linkten biraz daha detaya girebilirsiniz.)
Bugün ülke ekonomisini kurtarabilmek için diğer tüm durumları sabit tutup sadece seçime gidiliyor haberi gelse, muhteşem bir toparlanma sürecine girilmesi işten bile değil.
İnsanlar bıkmış durumda, bir an evvel ekonominin dengeli hale gelmesini istiyorlar. Gelirlerinin daha fazla erimemesi için dua etmek dışında ellerinde sadece oyları var.
Yanlış ekonomi politikalarından kaynaklı yüksek enflasyon sebebi ile 2021 yılının çok altında bir satın alma gücüne indirgenen vatandaşımız, mahcup durumda. Mahcubiyeti ailesine, sevdiklerine karşı olduğu için acı haberler de gelmeye devam ediyor.
İş verenler ise önünü göremediği için çalışanlarına 2021 yılında sahip oldukları gelir seviyelerini (satın alma gücünü) teklif edemez durumdalar.
Kredi ile işlerini yürüten küçük ölçekli işletmeler ve esnaflar borçlanma faizinin yüksek olmasından dolayı çok büyük sıkıntı içindeler.
Faizi “Nas” sebebi ile bilime ters bir şekilde suni olarak indirmeye çalışmanın sonucu açık bir şekilde hüsran! Tabi ki burada konut kredi faizlerine ayrı bir parantez açmak gerekiyor, bunun için İris Hanım’ın yazısını okumanızı tavsiye ederim.
Belirli kesimlere kolaylıklar sağlanırken, çalışanlar ve sanayi kuruluşları ciddi yükler altına sokulmakta. Muhalefet ilk defa çok güçlü ve sadece bir kaç gün içinde öğrencilerin KYK borçları için yıllarca unutulmayacak bir zafer kazanılmasına vesile oldular.
Herkes net bir şekilde değişimin şart olduğunu söylerken Mahfi Eğilmez’in aşağıdaki satırları geleceğimizin hangi yönde olması gerektiği ile ilgili çok önemlidir ve değerlidir. (Mahfi Eğilmez’in “Çok Daha Zor Günler Kapıda” isimli yazı için tıklayın.)
Türkiye’nin yeniden bir çıkışa geçmesi için yapılması gerekenler ekonomiyle ilgili adımların çok ötesinde bir çaba gerektiriyor. Sosyal, siyasal ve ekonomik alanların tamamında hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığının yerleştirilmesinden başlayarak eğitimin bilimsel temele dayandırılmasına, güçler ayrımına, düşünce ve ifade özgürlüğüne dayalı bir demokrasinin yerleştirilmesine, laikliğin oturtulmasına, vergi ve teşvik sistemlerinin değiştirilmesine kadar uzanan bir yapısal reformlar paketinin uygulamaya konulması gerekiyor.
Mevcut politikalar ve devlet kadroları ile yukarıda yazan reformları yapamayacağımız aşikar, o yüzden umarım 2022’nin son çeyreğinde erken seçim yapılır ve 2023’e içimizde kalan son umut parçalarını taşıyabiliriz.