Soykırımlar: İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra da, dünyanın çeşitli bölgelerinde nefret dolu soykırımlar yaşandı. Ruanda Soykırımı (1994), Bosna Soykırımı (1995) ve Kamboçya’daki Kızıl Kemer Rejimi (1975-1979) gibi olaylar, binlerce insanın yaşamını yitirdiği ve toplumların parçalandığı korkunç dönemlere işaret eder. Bu soykırımlar, insanlığın en karanlık yüzlerinden bazılarını gözler önüne sermiştir.
Irkçılık ve Ayrımcılık: Tarihte, ırk, etnik köken veya din gibi farklılıklardan dolayı ortaya çıkan nefret, birçok toplumu derinden etkilemiştir. Kölelik dönemi, Amerika Birleşik Devletleri’nde Afro-Amerikalıların sistematik olarak köleleştirildiği ve insanlık dışı muameleye tabi tutulduğu bir dönemdir. Ayrıca Güney Afrika’da uygulanan Apartheid rejimi de, siyah ve beyaz ırklar arasında ayrımcılığın doruk noktasıdır.
Terörizm ve Savaşlar: Son yıllarda, terör saldırıları ve çatışmalar dünya genelinde artmıştır. 11 Eylül saldırıları, Madrid tren istasyonu saldırısı, Paris saldırıları ve daha birçok örnekle birlikte, terörizm insanlığın karşı karşıya kaldığı en nefret dolu olayların başında gelir. Türkiye’de yaşanan havalimanı saldırısı, Ankara gar patlaması, Beyoğlu bombalı saldırısı da hafızalarımızda yer eden önemli olaylardan sadece bir kaçı…
1. Tehditlere Karşı Güvenlik Vaadi: Siyasi liderler, halkın güvenlik endişelerini kullanarak seçmenlerin desteğini kazanmaya çalışabilirler. Özellikle terör saldırıları, suç oranlarının artması veya dış tehditler gibi durumlarda, siyasi liderler daha sert güvenlik politikaları vaat ederek korkuyu manipüle edebilirler. (15 Temmuz, Atatürk Havalimanı saldırıları vb.)
2. Göçmen Karşıtı Propaganda: Göçmenlik konusu, siyasi manipülasyon ve korku yaratma için kullanılan bir başka alan olmuştur. Siyasi liderler, yabancıları veya belirli göçmen gruplarını hedef alarak, toplumda korku ve kaygı uyandırabilirler. Göçmenlere yönelik olumsuz imajlar oluşturarak, seçmenlerin desteğini kazanmayı amaçlayabilirler. (Suriye ve Afgan mültecilerin Avrupa’ya karşı tehdit olarak kullanılması.)
3. İç ve Dış Tehdit Algısı: Siyasi liderler, iç ve dış tehdit algısını körükleyerek halkı korkutmaya çalışabilirler. Örneğin, belirli bir ülke veya siyasi ideolojiye karşı tehdit algısı oluşturarak, ulusal güvenlik endişelerini vurgulayabilir ve bu korkuyu siyasi kazanç elde etmek için kullanabilirler. (Muhalefetin terör örgütleri ile bağının olduğunun defaten söylenmesi.)
4. Toplumsal Ayrışma ve Saplantılı Gruplar: Siyasi liderler, toplumu ayrıştıran ve kutuplaştıran retorikleri kullanarak korku ve endişe yaratabilirler. Örneğin, belirli bir etnik, dini veya ideolojik grup hakkında olumsuz bir imaj oluşturarak, halk arasında korku ve düşmanlık duygularını körükleyebilirler. (Biz ve onlar diye ülkeyi kutuplaştıran siyasi söylemler.)
5. Kriz Yönetimi: Siyasi liderler, kriz dönemlerinde korku ve belirsizlik ortamını kullanarak güçlerini artırabilirler. Krizlerde topluma güven ve istikrar sağlamak için liderler, korku duygusunu kullanarak otorite ve kontrolü pekiştirmeye çalışabilirler. (15 Temmuz Darbe Girişimi, Gezi Parkı olayları.)
Bu örnekler Türkiye’de özellikle 43-58 ve 59-77 yaş aralığındaki X ve Baby Boomers kuşağının hassasiyetlerini korku üzerinden yönetebilmenin anahtarı olmuşlardır ancak kuşaklar değiştikçe insanların arayışları da buna paralel olarak değişim gösteriyor. (Lütfen tabloyu ve tabloda Y kuşağı ile birlikte Z kuşağını tekrar inceleyin.)
Artık ben ve benim gibi insanlar daha çok anlam arayışındayız, daha kaliteli hayatlar yaşamanın derdindeyiz. Adil ve özgür bir dünyanın mümkün olduğunu görüyoruz ve buna ulaşmak için kutuplaşmadan ziyade toplumsal özgürlüğü ve barışı sağlamanın birleşmekten ve farklılıklara saygıdan geçtiğini biliyoruz. Y kuşağı olarak biz bunları biliyor ve ayak uydurmaya gayret ediyorken Z kuşağı bu olguları ta derinden yaşıyor! O yüzden Mustafa Kemal Atatürk’ün umudum gençliktedir derken aslında içinde bulunduğu dönemin 40 yaş üstü insanlarının dar görüşlerinden ne kadar çekindiğini kibar bir şekilde anlatmasına hayran oluyoruz.
Hayat iki kapılı bir han ve biz bu handa gündüzü geceye, geceyi de gündüze tercih ede ede ilerliyoruz. İşte bu hengame ve belirsizlik içinde günümüzü anlamamız ve geleceğimizi inşa edecek gençlere talep ettikleri ne varsa toplumun kabul görmüş dogmalarından sıyrılıyor olmamız gerekiyor ki gelişebilelim, ilerleyebilelim. Bugün hala AKP’yi, nefret söylemlerini veya korkuyu nasıl kuvvetli kullandığını konuşmak yerine gönül isterdi ki Z kuşağının eğitimde ve kariyerde başarı sağlaması için neler yapması gerekiyoru istişare edebilseydik veya dijital teknolojiler, yapay zekayı Z kuşağının çok daha verimli kullanabileceği bir ortam yaratabilseydik.
1. Eğitim ve Bilgi Erişimi: Eğitim, toplumun ilerlemesi için temel bir unsurdur. Eğitim sisteminin kalitesinin artırılması, herkesin eşit ve adil bir şekilde eğitim alma imkanının sağlanması önemlidir. Ayrıca, bilgiye erişimi kolaylaştırmak, teknolojik gelişmeleri takip etmek ve yaşam boyu öğrenmeyi teşvik etmek de ilerlemenin temel unsurlarıdır.
2. Bilimsel ve Teknolojik İlerleme: Bilimsel ve teknolojik gelişmeler, toplumun ilerlemesi için önemlidir. Yeni keşifler, yenilikçi teknolojiler ve bilimsel ilerlemeler, ekonomik büyümeyi, yaşam standartlarını yükseltmeyi ve insanların yaşamlarını kolaylaştırmayı sağlar. Bu nedenle, bilim ve teknolojiye yatırım yapmak, araştırma ve geliştirme faaliyetlerini desteklemek ilerlemenin ana hatlarından biridir.
3. İnsan Hakları ve Adalet: İnsan haklarına saygı, eşitlik ve adalet ilkeleri toplumun ilerlemesi için önemlidir. Herkesin temel haklara sahip olduğu, ayrımcılığın önlenmesi, cinsiyet eşitliği, etnik ve dini tolerans gibi unsurlar, toplumun gelişmesi ve ilerlemesi için gereklidir. Hukukun üstünlüğüne inanmak, adil bir yargı sistemi ve toplumsal adaletin sağlanması da ilerlemenin temel unsurları arasındadır.
4. Sürdürülebilirlik ve Çevre Koruma: İlerleme, sadece ekonomik ve sosyal açıdan değil, aynı zamanda çevresel açıdan da sürdürülebilir olmalıdır. Doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı, çevre kirliliğinin azaltılması, iklim değişikliğiyle mücadele ve çevre koruma önlemleri ilerlemenin önemli unsurlarıdır.
5. Demokrasi ve Katılım: Demokratik yönetim, toplumun ilerlemesi için önemlidir. Halkın katılımı, şeffaflık, hesap verilebilirlik ve demokratik kurumların güçlendirilmesi, toplumun ilerlemesine katkı sağlar. Özgür düşünce, ifade ve basın özgürlüğü gibi demokratik değerlerin korunması ve güçlendirilmesi de ilerlemenin temel unsurlarıdır.
6. Ekonomik Kalkınma ve İstihdam: Ekonomik büyüme, istihdamın artırılması ve yoksulluğun azaltılması toplumun ilerlemesi için önemlidir. Sürdürülebilir ekonomik kalkınma, girişimciliği teşvik etmek, iş dünyasını desteklemek ve ekonomik eşitsizlikleri azaltmak ilerlemenin temel hedefleridir.
7. Sağlık Hizmetleri ve İyi Yaşam Standartları: Toplumun sağlığı ve refahı, ilerlemenin önemli unsurlarındandır. İyi sağlık hizmetlerine erişim, sağlıklı yaşam tarzlarının teşvik edilmesi, temiz içme suyu ve sanitasyon hizmetlerinin sağlanması, toplumun sağlık durumunu iyileştirmeye yönelik adımlardır.
8. Kültürel ve Sanatsal Gelişim: Kültür ve sanat, toplumun ilerlemesini sağlayan önemli unsurlardır. Sanatsal ifade özgürlüğü, kültürel çeşitlilik ve sanatın desteklenmesi, toplumun yaratıcılığını ve insanlık değerlerini geliştirir.
9. Toplumsal Bağlar ve İletişim: İyi işleyen toplumsal ilişkiler, dayanışma ve iletişim, toplumun ilerlemesini destekler. Toplumun birlikte çalışma ve işbirliği yeteneği, toplumsal sorunlara çözüm bulmayı kolaylaştırır ve toplumun gelişimine katkı sağlar.
10. Eşitlik ve İnsan Onuru: Toplumun her bireyin eşit bir şekilde değer gördüğü ve insan onurunun korunduğu bir ortam sağlamak ilerlemenin önemli bir parçasıdır. Cinsiyet eşitliği, ırk ayrımcılığına karşı mücadele, engelli hakları gibi konular toplumun ilerlemesinde temel unsurlardır.
“Gençlerin Yüzde 73’ü Yurt Dışında Yaşamak İstiyor”
Almanya merkezli Konrad-Adenauer-Stiftung (KAS) Derneği’nin Türkiye Gençlik Araştırması 2021’e göre, 18-25 yaş arası gençlerin yüzde 82,9’u “Türkiye’de gelir dağılımının dengesiz olduğunu, eşit olmadığını” söylüyor. Türkiye’de işsizliğin çok yüksek olduğunu söyleyen gençler bunun birinci nedeni olarak “liyakat” eksikliğini görüyor. Araştırmada memnuniyet ve mutluluk durumları sorulduğunda katılımcıların yüzde 55,2’si “şimdiki yaşamından ne tam olarak mutlu ne de mutsuz olduğu” yanıtını vermiş. Yüzde 25,8’lik oran ise, şimdiki hayatından mutsuz olduğunu ifade ediyor.
Henüz tam olarak tanımlanmış bir kuşak olmasa da, 2010’ların sonlarından itibaren doğan yeni nesilleri ifade eder.
İnternetin daha da yaygınlaşması ve yapay zeka teknolojilerinin gelişmesiyle büyümektedirler.